Kurumsaldan Girişimciliğe
Uzun yıllar kurumsal dünyada üst düzey yöneticilik yaptıktan sonra, girişimcilik (startup) dünyasına yatırımcı ve mentor olarak henüz yeni adım atmış birisi olarak, öncelikle vurgulamak istediğim nokta, bence bu iki dünyanın aslında temelinde pek çok ortak yönü olduğu, birbirleriyle çelişen ve birbirlerine alternatif oluşturan dünyalar değil, birbirlerini tamamlayan ve entegre olduklarında daha fazla değer yaratan dünyalar olduğudur.
Burada önemli olan, her ikisinin de içinde bulunduğu tek bir dünya olduğu ve giderek artan hızla değişen bu dünyadaki sosyal, ekonomik ve teknolojik gelişimin kaçınılmaz bir şekilde hem talep ve ihtiyaçları hem de bunlara cevap verecek iş yapış ve değer yaratma şekillerini hızla değiştirdiği ve değiştirmeye devam edeceği gerçeğidir. Konuya böyle bakınca, ister küçük ölçekli girişimlerin, isterse büyük ölçekli kurumların bu gerçeklikten hareketle, kendilerini bu hızlı değişime (en azından) aynı hızla uyum sağlayacak şekilde atak, esnek, hızlı ve verimli olmaları gerektiği açıkça görülmektedir. Bence bu her iki dünya için de geçerli olan ve içerisinde hem fırsatlar hem de tehditler barındıran bir durumdur.
Diğer yandan, yöneticilik kariyerimde zaman zaman gözlemlediğim, üniversite eğitimini tamamlayıp iş hayatına atılmak isteyen gençlerin önemli bir kısmının “kurumsal hayat bana göre değil” kanısında olmaları ve sadece bu nedenle kendi işlerini yapmayı tercih etmeleri olmuştur. Bu kanıyı doğrulayan bazı örnekler görmüş veya duymuş olabileceklerini anlıyorum fakat şunu belirtmeliyim ki, en küçüğünden en büyüğüne bütün işletmelerin kendini bu hızlı ve zorunlu değişim ve gelişim akımına ayak uydurmaları ve varlıklarını sürdürebilmeleri için, “kurumsal hayat bana göre değil” diye düşünen yeni nesil gençlere uygun özelliklere sahip bir iş ortamı ve modeli yaratmaları gerekir. Çünkü her işletme için zorunlu olan bu dönüşümün başarılı ve sürekli olmasının anahtarının iyi yetişmiş, güncel bilgi ve yetkinliklere sahip, yenilikçi ve girişimci gençler olduğu inancındayım. Şimdi memnuniyetle görüyorum ki, bir çok büyük kurumda hem bu tip gençler bulunuyor, yenilikçi ve girişimci roller üstleniyor, hem de bu tip gençlerin başlattığı girişimlerle çözüm ortaklığı yapılarak ortak projeler geliştiriliyor. Bu sayede de, kurumların ve girişimlerin ortak hedefler doğrultusunda, değişimin yarattığı fırsatları yakalama yönünde önemli atılımlar yaptıklarını görüyoruz. Bence hayati önem taşıyan bu gelişmeler sayesinde, hem kurumlar değişen ortamın dinamiklerini ve bu değişimin kaynağı olan gençlerin tarz ve yöntemlerini anlıyor ve bunları bünyelerinde uygulamaya koyabiliyor, hem de girişimler yeni fikirlerini ve projelerini kurumsal bir yapının sağladığı imkanlardan yararlanarak daha hızlı ve geniş kapsamlı bir şekilde hayata geçirebiliyor.